30 Temmuz 2010 Cuma

ben bir pire kızıyım
yüreği ufacık
acıtıyorum canları
büyütüyorum kendimi

büyüm sihrim yok
peri kızı değilim, pire kızıyım
birgün orda, birgün burda
zararlıyım yekten
kovuluyorum yüreklerden

pire kızıyım, emerim kanını
gezerim ordan oraya
yaktırırım yorganları
yaralarım canları

kaçıyorum hergün
yara verip kaçıyorum
iki tırnak tutuyor beni
tükürükte boğuluyorum

28 Temmuz 2010 Çarşamba

farkında değilsin

nazikçe hayır diyorsun
hunharca katlediyorsun beni

farkında değilsin, sevdasından ölenlerin
uykusuzluğun sebebinde değilsin
sormuyorsun neden böyle

bilmiyorsun ki tinerci çocuklar neden çekiyor
o yaşlı teyze beyoğlunda niçin çöp topluyor
sokakları da bilmiyorsun, hikayelerini de
konuşuyorsun sonra ' ben biliyorum '.

ve ben diliyorum
dünya bizim, tüm gördüklerimiz
hatalar bizim
pislikler bizim
hem güzellik de
ölüm de bizim
aşk da bizim
nefret de

işçiler tırmanıyor yokuşu
ellerinde yağ izleri
evlerinin duvarlarında soba isleri
sönük ışıyor evleri
tarhana pişiyor mutfaklarında
başı cemberli kadınlar bekliyor yollarını

farkında değilsin neden kirli bu çocuklar
evler neden bitişik
evler neden alelade
tiksiniyorsun çay içmeğe
diyorsun ki umut ola o evde

farkında değilsin dönüyor dünya
birileri güçleniyor, ötekiler ölüyor
hiç umrunda değil hergünün yitip gitmesi
hiç umrunda değil deli meryemin sevgisi

farkında değilsin neden bu şiir böyle karışık
neden işler iç ice
umrunda değil zaten
kirleniyor dünya gittikçe

gecenin ikisinde

yağmur yağıyor yine istanbula
ancak yalnız kalabildim
sessizlik gecenin ikisinde
üçünde
dördünde
beşinde

babannem ölmüş
pazartesi akşamı aldım haberini. üzülmedim üzülemedim yani
insan bu kadar mı yabancılaşır köklerine ?
özlediğim anılarım olsun isterdim onunla.
olmadı.
insan ne diyebilir ki
başı olmayan cümleler
ama acı veren bitişler ve noktalar

ünlem olamadıysam birilerine benim suçum mudur?
çırpınmadıysa bir kalp bana sebeplisi ben miyim acaba?
uzun yıllar geçiyor, kısacık geçiyor uzun yıllar
yürünmüş yollar var geride
ve önümde
ilerlemeyen yollar

üzgünüm bu gece
bir orhan gencebay şarkısı kadar arabesk
müslüm gürses şarkısı tadında jilet gibi keskin
türküler de kar etmiyor
yetiş ömrüm bugün de bitiyor
sen de bitiyorsun

toprakta tohum filizlenmiyor
boy vermiyor deli sevmeler
hep üzülmeler
hep kırılmalar
hep ayrılıklar.

belki

belki değişir diye geldim
gökyüzünün karanlığı,
geçer günyüzünün aydınlığına

belki yine kekik kokar her yan
belki kuşlar cıvıldaşır başımızda
güneş gerçekten doğar
ve yıldızlar
yıldızlar ışık saçar sevdamızdan

belki ateş böcekleri de söyler şarkımızı
belki bir çocuğun rüyasına gireriz
şekerli bulutlar, çikolatadan ırmaklar

gizli sevda mı oluruz dersin
ve gizliden bakışlar
dokunamayan uzanışlar
çözüm olmayan kaçışlar

sen de seversin belki
o yüce dağları
sarı çiçekli yaylaları
belki gideriz oralara
yuvamız olur
uykumuz bağlanır gecenin birine
umuda uyanırız
ya da hiç uyanmamaya.