25 Temmuz 2011 Pazartesi

bir şarkı hüznüne dair

sıradan şarkıları sevebilecek kadar geniş bir yüreğimiz var bizim. avam kamarasından selamlar !

bir yamalı abam, bir yaralı yüreğim yürüyorum, yürüyorum yollar bitmiyor. anladım ki yaşamak yolda olmakmış, aşkı aramak ve diğerleri... insan yüreğini birine bağlayıp sabit kalamıyormuş, stabilize birşeymiş yaşam dedikleri. öpüşmek her ne kadar duygu yüklesek de mekanik birşeymiş ve aşk; hep yanılmak ve yalnız kalmakmış.

otobüslerde damla damla ter akıtıp ordan inşaatlarda kürek sallayacak kadar yoksulduk biz, yüreğimiz öyle geniş.

küçük mutluluklara sığdırabiliyorduk hayatı, bir paket uzun bahar sigarası ( sizin kamyoncu sigarası dediğiniz ), iyi kötü bir yatak ve de ilerleyen yaşlar için sefaletten çıkamayan birkaç torun tombalak. hiç sorgulamıyoruz hayatı zamanımız yok, faydası da olmadığı gibi. biz en iyisi karanlık sokaklar olalım, sizler ışıklı sokaklarınızdan vazgeçebilirseniz görürsünüz belki bizi.

anladım ki öpsem de seni aşk yoktur, yoksul umutlar biriktirmek esastır. bazen tek istediğim şey çorapta forma çeken herhangi bir genç kız olabilmek. daha fazlası değil.
belki hayat o zaman daha dolu, dudakların daha öpülesi olurdu.

24 Temmuz 2011 Pazar

dumanlı dumanlı

ben bir genç yaşta ölenlere
askerlerin ve gerillaların ölmesine
bir de şair ölümlerine üzüldüm.
gerisi yalan.

bir de hep böyle zamanlarda köyümü özledim.


11 Temmuz 2011 Pazartesi

sen beni öldürüyorsun

bazı yaz gecelerinin serinliği, bazı yaz günlerinin boğucu olmayan rüzgarları gülümsetmeye yetmiyor artık. hayat tümüyle terlemelerin yapışkanlığını, yaz gecesi huzursuzluklarını ve sevilemeyen sevgilileri sunuyorsa önüne ve sen o içine saplandığın melankolik ruh halinden çıkamıyorsan yapacak hiçbirşey kalmamış demektir. katlanmaktan başka.

ne zaman istesen yanında olmazlar zaten ne denizler ne kumsallar ne ağaçlar ne diğerleri. adayı özlüyorsan ve herşeye rağmen gülümseten bir ferah rüzgar istiyorsan, yaşaman gerekir belki bir umut, ufacık.

gitmeler-gelmeler-ölmeler-yaşamalar ve içi patlamış lambalar: bir dünya gerçekliğinde melankoli yaratan imgelem ürünleri.
ve hiç aklından çıkarma bütün okudukların, dinlediklerin ve izlediklerin umutsuzluk mahsulleri.

ölmek de yaşamak gibi ciddi bir iştir hem yapılması güç bir iş.