29 Kasım 2013 Cuma

kahramana dair

tanıdığım en güzel gülüştün, dudaklarının kıvrımları neşeli şarkılar söylüyordu. yabancı olduğum, bilmediğim diyarlarda gezerken, beklemediğim bir anda karşıma çıkan bir tanıdık gibiydin; en bulunmazından nimettin.

üzmezçiçekleri açmıştı gözlerinde, kanatlarında kekik taşıyan kuşlar vardı. gelecek güzel günlerin habercisiydin, takla atan kuşların sevinciydin.

seni düşündüğüm zamanlarda, şeker portakalını okumanın hazzını, zeze'nin mutsuzluğunu ve mutluluğu buluşunu hissediyordum. arka bahçeme ölmeyeninden şeker portakalları dikiyordum, duvarlarını resimlerle donatıyordum, bir bahar meltemiydin, gözlerimi kapayıp öylece kalmak istiyordum.

iki tarafı ayçiçek tarlası olan toprak bir yolda yürümek gibiydi seni düşünmek. şehre müptezelken, kıra duyulan hasrettin, sonbahar yağmurlarıydın. niksar'da, köyümüzde bir bahar yağmuruydun ki toprak kokardın, yeşil kokardın.

sen, bilinmez bir yolda susuz-ekmeksiz yürünebilensin. kani olmaksın, bir parmak dokunuşuyla eritebilensin, yaratabilensin, üzebilen, güldürebilensin.en güzel uykusun, bir güzel ıtırsın, rüzgarla yüzüme çarpansın. bir güzel düşsün, bir güzel ümitsin.

bunun farkında değilsin.