29 Aralık 2009 Salı

biz..ben ve o..o'nu karıştırma.

bizim gelenimiz gidenimiz yok yıllardır
bir masa bir tabure bir de karyola
he bir de tozlu ayna
bakmıyorum bayadır,bakınca moralim bozuluyor
kaynayan semaver,köz ve hayaller
ve bir bardak çay,ince belli
fazla değil tek şekerli
kıtlama da olabilir,çay işte
bazen bir türkü dolanıyor ağzıma
dili yurdu belli değil,mırıldanıyorum
bazen sözler kayboluyor,ben müzik oluyorum
ruhsuzları seviyorum ve odunları da
sevmek değil,özeniyorum
düşünmek acı verici
düşünmesen de aptal oluyorsun
2 çarpı 2 nin kavgası bu
herkes 4 diyor ama ı ıh değil!

ne istediğim şüpheli
neyin yası bu orası da muamma
ya da açıklamaya korkuyorum
bir tablo çizdim,siyah beyaz
orman ve kuru ağaçlar
bir açıklık alanda izbe evim
tüten ocağım,ağrıyan bedenim
saçım başım birbirinde,umrumda değil
iç huzurun bana erişme isteği
bütün sancılar bütün şiirler
lakin bilmiyorlar,erişilince bitecek şiirler
iyisi mi ben bir çay daha alayım
kim bilir belki kapı çalınır
bir ayak sesi şenlendirir yuvamı
yahut yaşlılar gibi ' bir nefes '
iki çift laf da edebiliriz
oturup susa da biliriz
biz en iyisi beklemeyelim
biz dediğim,ben ve o
o'nu karıştrma
çay içelim biz ama kimse gelmesin
semaver kaynasın,su buharlansın
aynalar tozlansın,kuşlar bile geçmesin
hem kimse de gelmesin
biz böyle iyiyiz,ben ve o
o'nu karıştırma,biz iyiyiz

25 Aralık 2009 Cuma

Sapıtıyorsun Kapitalizm!

kapitalizm hayranım sana!
ne güzel de sömürüyorsun bizi
duygularımızı,hayallerimizi
umutlarımızı
fırından aldığımız sıcak ekmeği
ve simitçileri
aylık akbilimi mesela

nedense seviyorsun kantinciyi
süpermarketi,süpersin kapitalizm
anamı da alıp ağlıyorum
babamsa sana güzel şeyler söylüyor
çok seviyoruz seni
zira sen olmasan çalışmayız
tembelleriz,kıçımız kalkar

devlet baba napar sensiz
modern olmadan postmodern ediyorsun
çok hızlıyız sayende
kıçımızdaki delik de çabuk büyüdü

hastayım be kapitalizm!
çiftçiler çok anıyor seni
tayyipciğim de hayran sana
çok uyanıksın be kapitalizm
karını iyi biliyorsun
a ise hem şapkalı hem şapkasız
kobiler hayran sana ne de güzel sistemin
bankerler hele endamını düşürmez dilinden

etnik gruplar aşık sana
ne güzel de dans ediyorlar
silahlı halay çekiyorlar
hiphopçı onlar
breakdance-battle takılıyorlar

bir gözüm kapalı sayende kapitalizm
elimle peace işareti yapıyorum
tavandan çekiyorlar fotografımı
çok cix oldum kapitalizm
converselerim afilli
gençler de hasta sana
rıddımdakiler özellikle
yahut avrupadaki sex particileri

afrikalı zenci bilmiyor seni
ama o da hasta bir şekilde
silikozisliler aşkından hasta oldu
maden işçileri türkülerini söylüyor

birşeyler oluyor kapitalizm
çok büyüdün ölüyor musun
götür beni de gittiğin yere
ölüyor musun oleeey çok üzüldüm
hayal sadece büyüyorsun kapitalizm
çok yemek gaz yapmış
sapıtıyorsun kapitalizm

24 Aralık 2009 Perşembe

Tanrım Afedersin!

ben tanrının unuttuğu kullarındanım
ne diye yarattı bilmem amma
kadınım galiba ben
ince bir belim olmasa da
ve kışkırtan bakışlarım
küfür etsem de güzel sözlere var ihtiyacım
benim de gözlerim var mesela
biri olmalı gözlerimde
ama kimi yerleştirmeye çalışsam
kaçıyor,benim suçum ne şimdi

e tamam yarattın da ey tanrı
neden görünüşe uygun içerik düzenlemedin
kendime düşman oluşum hoşuna mı gider
arabesk şarkılar dinleyip
ucuz şarapları yuvarlayışım.

tıpkı sokak çocuklarına yaptığın gibi
ana kuzularına da ızdırap veriyorsun
yakışıyor mu şanına
pardon duyamadım!
orda mısın?
tanrım ses kesildi!
nerdesin?
affet ama bazen
hatta birçok zaman
işine geldiği gibi davranıyorsun.
yakışmıyor,tek taraflı değil bu oyun.

20 Aralık 2009 Pazar

kimseyi unutmamak gerek
kendin için biraz da
köşeye sinmek kötüdür
o kahpe kaderin pençesinde ezilmek
işkenceler görmek kendince
kahkahaları bile sessizce atmak

dünyaya aborjin kalmak gerek
koca gökdelenlere yabancı
doğallığa yakın
bir ev olmalı evet
filmlerde olur ya hep
kırmızı panjuru olmalı
bahçesi olmalı ve bir de köpek

saçmalıyorum bazen ama
mutlu da olmak gerek
çok da gerekli değil ama olmalı
yüzün gülmeli mesela
aşık da olabilmelisin
bastırmalısın karanlığı

hep sevmese de sevgililer
birleşmese de eller
ağlamasın bulutlar
gök boş kalmasın
uçurtmalar,kuşlar birşeyler...
yarasayı da sevmek gerek
güvercini herkes sever
kendini de görmen gerek
hırçınca değil severek

19 Aralık 2009 Cumartesi

5'i 5 Geçe

Ne zaman aşka soyunsam çıplak kalıyorum
Geri dönüş isteği midir yeniden doğma eylemi midir bilinmez
Ama ben üşüyorum,iliklerim de dahil

Bilmediklerimi umursamazdım
Sel varken susamazdım
şimdi değere bindi
işte bu yüzden sevmiyorum var olmayı
yaşamak!hafif meşrebli
ne zaman hayata sarılsam
avred yerlerini uzatıyor
bu kadar da zalim olunmaz
en azından ben olmazdım

yüzüm eskiyor,aynalar değişiyor
banliyö gidiyor,vapur bağırıyor
sular akıyor,yağmur yağıyor
ama
lanet olası 5i 5 geçe bir türlü bitmiyor.

11 Aralık 2009 Cuma

Mutlu Olmak

Mutlu olmak!
Çok da gerekli değil aslında
Tamam bir ihtiyaç,özlem duyuluyor
Yine de gerekli değil
Öyle inandır
Zira olmayacak hayallere kanmamak adına
Siyah ojeli,
siyah rujlu,
siyah elbiseli bir kız!
Gözleri kocaman,dev gibi birşey
Bir garip o kız
diyor ki mutluluk çok da gerekli değil
Gülüyorum delirmiş olmalı
Fakat gerçekten mutlu olmak
çok da gerekli değil aslında.

2 Aralık 2009 Çarşamba

Bazen,Biraz

hayatı dalgaya almak gerekmez mi
her zaman değil
bazen,biraz
aşkla dalga geçmek mesela
romantizmi gaspetmek gibi
dalgaya almak gerek bazen
uçan balonlar olmak gerek
bırakandan hemen kaçmak mesela
ya da küçükse tutanımız
onu da uçurmak !
biliyorum her zaman mutlu olunmaz
işte o yüzden dalga geçmek gerek
bağıra bağıra şarkı söylemek gerek
sarhoş olmak gerek
bazen birilerinin suratına tükürmek gerek
nefretten değil eğlence olsun diye
gülmek gerek bazen
ağlamak da gerek
sarılman gerek sevdiklerine
uzaklaştırman gerek sevmediklerini
aşka gelmek gerek
aşktan düşmek gerek
ne olursa olsun dalgaya almak gerek
bazen,biraz

şarkılar dinlemeli
gözlerini büyütmeli,şaşkın olmalı
sevdalın hayat olmalı
nefretin de kara bulutlar
hayır aslında kara bulutlarla da dalga geç!
inadına yağmurun altında kalmak gibi
erimek yerine,içmek gerek
terkedilen yerine terkeden olmalı
güneşi korkutmalı insan
ağzın kulaklarında olmalı bazen
bazen musluklar açılmalı
kirpikler ıslanmalı,gözlerde torba olmalı
yüzler yıkanmalı

işte bu yüzden nefret etmeliyim bazen herşeyden
ama sevmeliyim herşeyi
seviyorum sevmeyi hem sevilmemeyi
eşim,dostum,ailem,davam
seviyorum sizi
hem nefret ediyorum
hem seviyorum
bazen,biraz

1 Aralık 2009 Salı

Seni Yaşamak

yanı başımdasın sağ yanımda
biyolojik aykırılık bu
atıyorsun sol yanımda
bir yağmur kaçağı
attila'nın dediği gibi
gezmek sokakları
doldurmak sevdiğim yerleri senle
herşeyi sana atfetmek
hep yad edeceğimi bile bile

beni vurdular ölmedim
inadına ölmeyeceğim
umutlarım var benim sen olmasan da
bir dünya var kafamda
evim var hep derim
pikapım var ve plaklarım
arada bozuluyor ama olsun
o bozuldukça sanki seni dinliyorum
kahveler içiyorum,sigaralar yakıyorum
inadına ama inadına hayaller kuruyorum
ve inadına sen yoksun

istanbulu yaşıyorum
gözlerim kapalı,aklımda sen
kalbimde sen,heryerde sen
bir sarmaşık bu
dolandıkça dolanıyor.
sigaramsın benim!
içime çektikçe zehirliyor
el ele sevgililer geçiyor
o kızdan bahsediliyor
bir dost edasında seni izliyorum
gözlerim görmesin diye gözlerini
sakarlıklar yapıyorum
unutmak için başkasına sarılıyorum
hep 3. kişi olmanın burukluğunu
içten inceden yaşıyorum

şarkılarım var her satırda sen
şiirlerim var her mısrada sen
hayallerim var her karede sen
aşkın ruhani hali bu
ruhani oyunlar perdesi bu
yanımda ol ama dokunma!
unutma ama izliyorum seni her adımda.

27 Kasım 2009 Cuma

Ben ve Şehir

Bu şehrin bir adı var bir de sevdaları
Hem boğazı görüp,hem köyü görebilirsin
Hem yatları katları hem derme çatma yapıları
Hem zenginliği,ışıkları,büyüyü
Hem fakirliği,soğukları,kötüyü
Hem ölüyü de görürsün bir insanda
Hem canlıyı..
Şu kömür sokakları görüyor musun
Şu kirli pasaklı çocukları
Yaşmağa bağlanmış Rabia'yı
Süslü hayat sevdalısı Süreyya'yı
Ya o çıkarcı tombul bakkal?
Bir de Emine var,sözde deli derler
Hepimizden akıllı emmoğlu
Hepimizden.
Bu şehir güçlü olmayı gerektirir
Bu şehir simit almak kadar satmayı
Dost olmak kadar düşman yaşamayı

Çıkıyorum hisardan yola,boğazı geçiyorum
Yolumda Etiler,Şişli,Bakırköy
Yolun sonu Altınşehir,İkitelli
Çıkıyorum Sirkeci'ye martı hikayeleri
Gidiyorum Esenyurt'a mahalle serserileri
Ben her gece gözlerimi
Şu kömür kokan sokaklarda
Kirli caddelerde olanları bilerek
Rahat yatağımda kapatıyorum.
Batmıyor değil desen ki umarsızım
İnan gözüme uyku girmiyor uyanıyorum ansızın
Kaldı ki buradan başkası da paklamaz beni
Hani pislikte doğmuşsan temiz tiksinç gelir
Hani aç olmaya alışmışsan tokluk iğretidir
Bu da öyle birşey
Ben her sabah farklı bir umutla kalkıyorum
Otobüsleri talan ediyorum
İstanbul'u geziyorum
Öyle kapalı da değil gözlerim,bildiğin açık
Çünkü yaşamak zor bu şehirde
Hele alışmışsan ayrılmak da zor

Mutsuzlaşıyorum ansızın
Açıyorum Çiçek Abbas'ı
Sahipleniyorum umutlarını
Bilen bilir,sevdiğimi tutsak ederim
Ben hayatımdaki herşeyi sahiplenirim
Yaşamak gibi,su gibi,sigara gibi
Sigara içerim onun üstüne
Sisli sokaklara bir duman da ben eklerim
Balkondan sarkarım içerken
Bir gece işçisi dönüyor birden
Kırmızı bir ışık,korkunç geliyordur
Hatta bazen hırsızlar bile korkuyordur
Ah aklım karışıyor,sigaralar,sokaklar,hırsızlar
Hergün farklı bir hikaye oynanıyor
Hergün birileri ölüyor,birileri doğuyor
Yaşam herşeye rağmen devam ediyor.
Bu şehir beni içine çekiyor
Ben sigaraları içime çekiyorum
Farkındayım giderek ölüyorum...

Gittikçe Sana Benziyorum

Ve evet sana benziyorum
Aynı şarkıları dinliyorum
Aynı şeyleri düşlüyorum
Aynı şeylere gülüyorum
Gittikçe sana benziyorum
Gözlerim gözlerine değemiyor
Parmaklarım dudaklarına dokunamıyor
Öperken sakalların gıdıklamıyor
Ama ben sana benziyorum
Dokunmuyorum sana dokunamıyorum
Ama tüylerimin ürperişi?
Tarifi yok bu gidişin
Bir karanlık gece
İki kırılmış kalp
Evet aşk tek hece

Galiba kalbime dokunuyorsun
Hissedemiyorum şuanda
Sıcak mı,soğuk mu?
Mağrur mu mahsun mu?
Gözlerim aynada gözlerimde
Sencilik oynuyorum sanki sana bakıyorum
Gittikçe sana benziyorum
Sen gibi düşünüyor
Sen gibi konuşuyor
Sen gibi gülüyor
Sen gibi koşuyor
Sen gibi üzülüyorum
Başka adı yok bunun
Ben kendimi terkediyor
Sen oluyorum

Dalıp gidiyorum sebepsiz
Yanaklarım kızarıyor
Uykulanıyorum
Bir bulut var ya da sis
Seni göremiyorum ama dokunuyorum
Hayır kör değilim
Sadece sana benziyorum
Kendimi terkediyor
Gittikçe sana benziyorum.

12 Kasım 2009 Perşembe

KADIN



Orada küçük bir kadın var
Onun umutları var
Göreceği güzel günleri var
O kadın sade orada değil
Kuzey Amerikada,Ekvatorda
Kutupta,Çinde,Türkiyede
O kadın içimizde
En anaç duygularımla seviyorum
küçük kadınları
Biliyorum onların umutları var
Büyüyecek anne olacak onlar
Ki her kadının kimyasındadır annelik
Karnı şişmese de aşka gebedir kadın
Adam olmasa da aşıktır kadın
Kadın olmak zordur
Göğsünü yararcasına acıtırken insanlar
Başı dik yürür
Mağrur göz altı çizgileridir onu kadın yapan
Fazla kilolarıdır ya da çok zayıf oluşudur
Kadın sevdiği adam kadar kadındır
Ya da daha fazlası
Kadın güçlüdür bir dünya taşır küçücük kalbinde
Yalnız kütlece dünya değil
İçindeki insan yüreklerini de taşır
Kadının ruhu dağda gerilladır
Amazonda bir vahşi hayvan
Kuş kanadında tüydür
Bir bebek sesidir
Bir sevgi iniltisi
Bir hıçkırık
Bir sevda
Şu lanet olası dünyada iki damla göz yaşıdır
Feleğin kahrıdır içimdeki kadın
Üzülünce ben gözyaşlarımı siliyor
Saçlarımı okşuyor,teselli ediyor
Unutunca sevmeyi iki deniz gözü hatırlatıyor
Yarını gösteriyor,umut içiriyor
Göğüs kafesimi dolduran hava,kalp herşey oluyor
Anneme küsünce bana kızıyor
Sevince bir adamı tembihliyor
Canım yanınca kaplan kesiliyor
Herşeye herkese rağmen beni seviyor
Kucaklıyor,şevkat gösteriyor
Ama herşeye rağmen
Hiçbir zaman mutlu olamıyor.

18 Ekim 2009 Pazar

aç kollarını ben geliyorum
yüzüm güleç,alnım açık yalnız kahır yüklüyüm birazcık
şu dağları görüyor musun orası erciyes
ya diğerini süphan!
düşle bir dağlıdır şu içimdeki
nefesim bir gerillanın sigara dumanı
benim sevdam dağlıdır,kaçaktır
acılıdır,kıskanır ama sıcacıktır
dokun şimdi tüylerim nasıl ürperiyor,
hisset içindeki en kuytu köşelerde
görüyor musun masal kahramanlarımı
birkaç evlat edindim
bir bahçem var,ortasında evim
ağaçlarım var ki biri ulu çınardır
kaç yüzyıl geçti üstünden,devrilmedi
aslında ben onla doğdum,onla bildim kendimi..
özümü temizledim attım kendimi dağlara,
dedim ya;dağlıdır benim sevdam tutsak kalamaz
çınardan gelir hırçınlığı,yıllara inat
sözlerin tesiri yok yalnız bir yaralı ceylan beni ağlatan
yaşamaya hacet yok iki damla yaştır beni anlatan.

1 Ekim 2009 Perşembe

Aşk ve Sen

Bir teni tanımak,bir dudağı öpmek hem de fransızca!
Bir körün trafiğe teslim edişidir kendini aşk.
Uçurum olsam bana aşık olur musun?
Çocuksun sen ne bilirsin,kalp kırarsın,hatır yıkarsın.


Aşk!Anaç bir kadının meme ucu sancısıdır
Ve yalnız aşıklısının öpüşüyle geçer bu acı.
Sokaklar doludur,sol yanın da öyle
Lakin o yoktur,ne sağında ne solunda
Şiirler yazarsın herkes bilir bi o noksan.
Sessizliğin bir dili vardır bilir misin?
Sen düşündükçe karanlık çöktükçe anlarsın onu

Aşk bir karın ağrısıdır,kasıklarından işlemeye başlar
Parmak uçlarını sızlatır
Zorbadır aşk,zaman geçer ama sızlanırsın yine de
Tüylerinin ürperişi bir şarkıda!
Ya da sahilin boşluğudur dudaklarım!
Görüyorsun kocaman bir sahil sana nazır.
Hani doldursan gözlerin gözlerimde
Hani bilirsin sevince geçmez öyle

Vahşice bir sevişmedir bu,hayvanca
Acıtmak bedeni bir sadist gibi
Sonra dinlenmektir göğsünün üstünde başın
Evet daha 18 yaşın büyürsün korkma
Ama zaman büyütemez seni içimdeki kadar

Bak bu sancılar sen değilsin aslında
Bulmadan kaybetmenin etkileri
Arabeskçe sözler geliyor aklıma!
Ah!Değmezsin kuzum,basitsin
Ben büyütüyorum seni
Ve yine ben büyülüyorum kendimi.
Araçsın sen bencilce kullanıyorum seni.

2 Eylül 2009 Çarşamba

Halet-i Ruhiyemden Rayihalar

Sadece akşam değilmiş hüznü besleyen,gündüz ışığında da kara olabilirmiş insan.
Hani şarkılar vardır ya tüylerini dikenleştirir,üşürsün birden yaz ortasında.
Milyarlarca nüfusu olan dünyada tek kalmakmış hüzün,derlerdi de hep bilmezdim,inanmazdım.
Bİr sigaraymış tutunacak dal,onlarca geminin içinde ben cılız bir sal.
Çabuk inanırdım eskiden,kimseye itimadım kalmadı artık.
İnandığı şeyler için can veren kaç kişi kaldı?
Hangimiz diğerinin hüznüne dertlenebiliyoruz?
Urgana değil pamuk ipliğine bağlıyız,haberimiz yok.
Kırılırken küçücük şeylere bakıyoruz da kırarken dikkat etmiyoruz.
Niye bu kadar bencilsin ey insan,neden bu kadar hainsin!
Hesap gününü ne diye beklersin?
Aç kalbini dök içini ortaya,temizle pisliği,bencilliği
Sonra özenle toparla,onar,yıka yu,sonra da teslim et bir içi temize
Teslim et ki gözü gibi baksın,sarsın saklasın
Sözüm o ki teslim et kendini bana
Şimdi tam zamanıdır özünü teslim et Hakk'a

26 Ağustos 2009 Çarşamba

En son

O kadar yalnızım ki evren bile dindirmiyor bunu.
Bir yere ait olmak,birine ait olmak,birşeye sahip olmak tüm benliğimle!
Ne garip şey..
Ağlamak istemek ama ağlayamamak.
Mutluyum aslında ama özlüyorum herşeyi.
İnsan her seferinde aynı hüznü kucaklar mı?
Hiç sordun mu kendine: ben nereye aidim?
Düşünüyorum da hiç aşık olmamışım aslında hep aldanmış ve öyle sanmışım.
Her oldum deyişimde daha kaynamamışım bile.
Hiç bir tarlanın ortasına uzanıp bulutsuz bir gecede yıldızları seyrettin mi?
Yıldızlar yorganın,ay yoldaşın ve ateş böcekleri komşun oldu mu?
Yakılan bir türküde ömrünü buldun mu?
Büyümeye çalışırken aslında hep küçük kalmak isteyeceğini hissettin mi?
Yaz ortasında bir dağ köyünde üşüdün mü?
En son ne zaman bir dal sigarayı 5 kişiyle paylaştın?
Bir çoban köpeğinden korkup evine türlü yollardan gitmeyi denedin mi?
Özgürlük bu olsa gerek
Uçurumun iki farklı kişi arasında olduğunu anlamak bile büyük huzur..

5 Mart 2009 Perşembe

Öylesine ölesiye..

Canım yazmak istiyor ama yazamıyorum kelimeler akamıyor sanki parmak uçlarımdan.Dinlediğim
şarkılar almıyor hüznümü ya da bir iki damla akıtamıyorlar gözlerimden.
Deli bir uyku hali düşün,beynim uyumak istiyor;bedenim karşı geliyor.
Yoruldum yorgunluktan,düşünmekten.
Maaşımı aldım az yatmış,bir de yaşlansam ve romatizmalarım olsa!
Romantik olamıyorum artık anlıyor musun?Kalbimi bağışlayamıyorum bir Allah'ın kuluna.
Biliyorum suç onun bunun değil,bende bir arıza var çözemiyorum.

3 Mart 2009 Salı

Ne Olur Geri Gel!!!

Neyi özlediğini neden bilmez insan?
4 yıl boyunca kimsenin göremediği bir sevgiliyle seviştiğim gibi
günlerdir kimsenin göremediği,bilemediği birini özlüyorum.
Peki ya sevgilime ihanet değil midir bu?Aşığım o bilmediğim şeye,
rüyamdaki gerçek o,hayatta da gerçek sanki.Ben ki farklı dünyanın
insanı,sevmek bir yana kalbim atmıyor hiçbir gerçeğe.Sabah oluyor,
akşam oluyor,gece çöküyor...Hüzünleniyorum,adını unut diyorum onun.
Ama adı da yok ki...Gülmemi bekleme diyorum ayna karşısına geçip,
dünyamı oluşturan bu kutu da sıkıyor beni.Kutu diyorum çünkü
kapatıyorsun beni,sıkıştırıp boğuyosun.Yanı başımda çalıp duran Sezen Aksu şarkıları bir yana dursun,içimdekiçığlık garip şeyler anlatmaya çalışıyor.İç sesimle,iç çığlığım karışıyor.
Aşkı böyle mi yaşıyorum ben,kendimle savaşarak.İnsanlar!!!!!!!
Seviyorum seni insan,beni sevemeyeceğin kadar seviyorum,sen de benden
bir parçasın,ben herkesten birşeyler taşıyorum...Çocuklarını sahiplenemeyen
bir anne gibiyim,içip sokaklarda dolaşıyorum oysa benim çocuklarımı sevmem
gerekirdi.Annem vardı evet babama küs odasında uyuyor,kendince hırsını
alıyor,babamsa yine geç saatlere kadar uyumadı bu kız diye küfür
ediyordur belki de.Kardeşim uyuyor,erken kalkıp okula gidicek,ben de okula
gitmeliyim...Sevgilime mesaj atıyorum o da uyuyor galiba...Evet işte
o geldi,sen göremiyosun ama yanıma geldi..Saçlarımı okşuyor,gözlerimde
kayboluyor,ben yazarken elleri üstümde,aldırış etmiyorum.Onu seviyorum
ama bir tepkide de bulunmuyorum..Ne kadar nankörüm niye üzüyorum onu,öpmek için dudaklarına yaklaşıyorum,nefesi çarpıyor,sıcak ve kaygılı...Tam
öperken uyanıyorum,bir üşüme alıyor;oturup ağlamaya başlıyorum.
Ne olur geri gel!!

Birgün,birgün,bir çocuk..

Gece geç yatmıştım günden kalan yorgunluğun bedeli yere basan uzuvlarımı ağrıtıyordu ama
ben eşsiz huzurlu bir uykuya dalmanın mutluluğunu yaşıyordum.Sabah olmuş meğersem çoktan!
Artık horozlu saat yok onun yerine cep telefonumun alarmıyla uyandım.Uyan saat 9 ve 30 diyor!
Biraz debelendim yatakta baktım yolu yok,kalktım.Yine o deli kutuya daldım bilgisayarı açtım;
siteleri gezdim,messengeri açtım 10 dakika olmadan sıkıldım.Hayatım mekanikleşiyordu,yaptıklarım ve yapacaklarım belli gibiydi.Kimilerine göre zavallı bir hayatım vardı,bana göre zor,komşu kızına göre imkansız,kardeşime göre anlamsız.Bazılarına kahramandım,kendime göre katil ve zavallı.Hayat gelmiş gidiyordu tabi bunları o an düşünemedim,o an yaptığım şey anlamsızca savrulmaktı evin içinde.Evvela birşeyler atıştırdım,
sonra tekrar anlamsız kutuya döndüm,sonra kalktım üstümü giyindim,annemden 5 ytl alıp yola koyuldum.Durağa vardım minibüs bekliyordum.Büyüdüğüm sokaklar ne kadar yabancıydı,insanlar neden bana bakıyormuş gibi hissediyordum.Neden birileriyle konuşmaktan kaçıyordum.Minibüs geldi bindim,köprüyü döndü çamurlu yola girerken biri bindi minibüsetanıdık bir yüz!Karşı komşumuz Hacer'di o en son 7 ay önce sinemada karşılaşmıştık Olgun'la.O beni farketmedi Hacer dedim,geldi yanıma olacağanca sıcaklığıyla öptüm.O beraber büyüğüm kıza da yabancıymışım aslında.Oyunlar oynadığımız,çivi satıp elma şekeri aldığımız,7 yaşındayken bit kaptığım o kız gerçekti ama yok gibiydi.Zihnim neden bu kadar garip.Ben beni kaybediyor muyum?Değer verdiğim şeyleri özlüyorum ama onlara uzağım.Nasıl bir buhran halidir bu,adını koyamıyorum.
Bildiğim tek şey uzaklaşmaktı.Başladık koyu bir sohbete okutmamış ailesi,tekstilde çalışıyormuş ama o inat etmiş açıktan okuma derdinde,küçük kardeşi Reyhan'a yapamadıklarını yaptırma derdinde.Bir yandan kitap falan okuyormuş anlattı,bazı dergilerde yazılar yazıyormuş.Bilmezdim görüşmüyoruz ne de olsa...Biz aynı mahallenin pisliğini taşımış,aynı aşure tasına kaşık daldırmış,aynı renk meybuzlara hayranlıkla bakmış,imkansızlıklarından hoşnut birer bireydik!Varoşlar hep böyledir zaten,yaşayan bilir.Eski günler geldi gözlerimin önüne.
Mutluymuşum be o zamanlar!Ne kadar tatlıymış onca şey.Şimdi en güzel şeyleri giysem de,yesem de aynı tadı vermiyor.Kanaatkar olmak daha tatlıymış be!Sevmeye kanaatkar,gezmeye,görmeye ve daha nicelerine.
Mahalledekileri sordu,konuştuk,anılarımızdan bahsettik.Dedi ki bir çay içelim oturup biyere,dedim ki işe geç kalıcam metrobüse bindik minibüsten sonra o indi Sefaköy'de ben tek başıma devam ettim.İşe gittim,çalıştım uğraştım,sonra döndüm evime.Yolda o müthiş hayranı olduğum adamın kitabını okuyordum.Biliyordum aslında onda benden bir parça var ve sırf bu yüzden hayranlığım artıyordu ona.Yaşamıştı o da yaşadıklarımı,türkülerin tadını iyi biliyordu,memleket özlemini,aşkı iyi biliyordu.Doğu'yu da biliyordu Batı'yı da,karayı da severdi beyazı da.Hem bir gerillaydı gözümde,hem de bir devlet askeri.
Neyse indim otobüsten saat 22:22 yürüyordum karanlık Esenyurt sokaklarında,eskiden tehlike gelirdi o durak,Yenikent İlköğretim'in sokağından yukarı çıkamazdım.He bu arada okulun karşısındaki boş araziyi de toplu konut idaresi değerlendirmiş,orda da az anılarım geçmedi değil.Beden eğitimi dersleri yapardık,top oynardık mutlu olurduk orda.Akşam olunca korkunç gelirdi,gündüz cennetten bir parça.Yağmur yağardı çamurlanırdı üzülürdük,çarşamba günleri pazar kurulurdu,erik alır yerdik.Çok güzel günlerdi be!O zaman değerini bilmiyordum ah şimdiki aklım olsa,nerdeee!
Hava soğuk değildi,yürüyordum o yokuştan aşağıya,adamlar geçti yanımdan ürktüm!Anılarımla dolu olan o sokaklar akşamları daha benimmiş gibiydi,bana ait!Arkamı döndüm kimse yok,önüme baktım kimse yok!Rüzgar esiyordu,yaz gibiydi,hafif soğuktu ama güzeldi.
Rüzgar estikçe haz alıyordum,özlüyordum herşeyi.Yolda yürürken bu yazdıklarımı düşündüm evet güzelmiş gerçekten herşey...Ama eskiden...Yolda Soner'le ve Emoş'la karşılaştım,küçük ekmeklerden verdim,önce her zamanki komiklikleriyle dalga geçtiler,
sonra ısırınca hoşlarına gitti.Soner parasızlıktan bahsetti,Emoş zaten arabesk bir şarkı açmış telefonundan çalıyordu.Büyüdüğümü farkettim,yaşamın akıp gittiğini,daha dün hoplayıp zıpladığım,çamurundan evden yaptığım sokaklardan evimin yolunu buluyordum.
Zaten hep olur ya alışmışsınızdır yola,eve gitmek kasti değildir ayaklarınız sizi oraya götürür.Eve geldim,annemin yanına gittim,alt komşumuz Kezban her zamanki gibi kek tarifimle kek yapmaya çalışmış ama yine başarısız :)...Annemler çay içiyor.
Üstümü değiştirdim geçtim yine bilgisayara,yine siteleri dolandım ama bu sefer kasıtlı yapmam gereken birşey vardı.Bu yazıyı yazmak yazdım gidiyorum.Yine yatıcam gecenin bilmem kaçında sabah en geç 10da uyanıp okula gidicem geç eve gelicem,haftasonu gelecek,
işe gidicem sonra yine ev okul iş yolda kitap,dergi,hoş gez sohbet derken,her gece huzurla kafamı yastığa koyup,güzel olmasını ümit ettiğim uykular uyuycam.Kaygılarım olucak maddi manevi,hayalimdeki sevgiliyi aricam,kimi zaman çirkin bulucam kendimi,bazen dedikodu edicem,bazen dedikodu konusu olucam.Çoğuna göre değersiz ama sevdiğim bir hayat olucak.Zaten sürekli mutlu olsam tadı çıkmaz ki hayatın,sürekli param olsa tadına varamam ki hayatın!Kaygılar endişeler en güzel meşkalelerim.Hayatımı seviyorum
kazık atsa dahi insanları seviyorum.