3 Mart 2009 Salı

Birgün,birgün,bir çocuk..

Gece geç yatmıştım günden kalan yorgunluğun bedeli yere basan uzuvlarımı ağrıtıyordu ama
ben eşsiz huzurlu bir uykuya dalmanın mutluluğunu yaşıyordum.Sabah olmuş meğersem çoktan!
Artık horozlu saat yok onun yerine cep telefonumun alarmıyla uyandım.Uyan saat 9 ve 30 diyor!
Biraz debelendim yatakta baktım yolu yok,kalktım.Yine o deli kutuya daldım bilgisayarı açtım;
siteleri gezdim,messengeri açtım 10 dakika olmadan sıkıldım.Hayatım mekanikleşiyordu,yaptıklarım ve yapacaklarım belli gibiydi.Kimilerine göre zavallı bir hayatım vardı,bana göre zor,komşu kızına göre imkansız,kardeşime göre anlamsız.Bazılarına kahramandım,kendime göre katil ve zavallı.Hayat gelmiş gidiyordu tabi bunları o an düşünemedim,o an yaptığım şey anlamsızca savrulmaktı evin içinde.Evvela birşeyler atıştırdım,
sonra tekrar anlamsız kutuya döndüm,sonra kalktım üstümü giyindim,annemden 5 ytl alıp yola koyuldum.Durağa vardım minibüs bekliyordum.Büyüdüğüm sokaklar ne kadar yabancıydı,insanlar neden bana bakıyormuş gibi hissediyordum.Neden birileriyle konuşmaktan kaçıyordum.Minibüs geldi bindim,köprüyü döndü çamurlu yola girerken biri bindi minibüsetanıdık bir yüz!Karşı komşumuz Hacer'di o en son 7 ay önce sinemada karşılaşmıştık Olgun'la.O beni farketmedi Hacer dedim,geldi yanıma olacağanca sıcaklığıyla öptüm.O beraber büyüğüm kıza da yabancıymışım aslında.Oyunlar oynadığımız,çivi satıp elma şekeri aldığımız,7 yaşındayken bit kaptığım o kız gerçekti ama yok gibiydi.Zihnim neden bu kadar garip.Ben beni kaybediyor muyum?Değer verdiğim şeyleri özlüyorum ama onlara uzağım.Nasıl bir buhran halidir bu,adını koyamıyorum.
Bildiğim tek şey uzaklaşmaktı.Başladık koyu bir sohbete okutmamış ailesi,tekstilde çalışıyormuş ama o inat etmiş açıktan okuma derdinde,küçük kardeşi Reyhan'a yapamadıklarını yaptırma derdinde.Bir yandan kitap falan okuyormuş anlattı,bazı dergilerde yazılar yazıyormuş.Bilmezdim görüşmüyoruz ne de olsa...Biz aynı mahallenin pisliğini taşımış,aynı aşure tasına kaşık daldırmış,aynı renk meybuzlara hayranlıkla bakmış,imkansızlıklarından hoşnut birer bireydik!Varoşlar hep böyledir zaten,yaşayan bilir.Eski günler geldi gözlerimin önüne.
Mutluymuşum be o zamanlar!Ne kadar tatlıymış onca şey.Şimdi en güzel şeyleri giysem de,yesem de aynı tadı vermiyor.Kanaatkar olmak daha tatlıymış be!Sevmeye kanaatkar,gezmeye,görmeye ve daha nicelerine.
Mahalledekileri sordu,konuştuk,anılarımızdan bahsettik.Dedi ki bir çay içelim oturup biyere,dedim ki işe geç kalıcam metrobüse bindik minibüsten sonra o indi Sefaköy'de ben tek başıma devam ettim.İşe gittim,çalıştım uğraştım,sonra döndüm evime.Yolda o müthiş hayranı olduğum adamın kitabını okuyordum.Biliyordum aslında onda benden bir parça var ve sırf bu yüzden hayranlığım artıyordu ona.Yaşamıştı o da yaşadıklarımı,türkülerin tadını iyi biliyordu,memleket özlemini,aşkı iyi biliyordu.Doğu'yu da biliyordu Batı'yı da,karayı da severdi beyazı da.Hem bir gerillaydı gözümde,hem de bir devlet askeri.
Neyse indim otobüsten saat 22:22 yürüyordum karanlık Esenyurt sokaklarında,eskiden tehlike gelirdi o durak,Yenikent İlköğretim'in sokağından yukarı çıkamazdım.He bu arada okulun karşısındaki boş araziyi de toplu konut idaresi değerlendirmiş,orda da az anılarım geçmedi değil.Beden eğitimi dersleri yapardık,top oynardık mutlu olurduk orda.Akşam olunca korkunç gelirdi,gündüz cennetten bir parça.Yağmur yağardı çamurlanırdı üzülürdük,çarşamba günleri pazar kurulurdu,erik alır yerdik.Çok güzel günlerdi be!O zaman değerini bilmiyordum ah şimdiki aklım olsa,nerdeee!
Hava soğuk değildi,yürüyordum o yokuştan aşağıya,adamlar geçti yanımdan ürktüm!Anılarımla dolu olan o sokaklar akşamları daha benimmiş gibiydi,bana ait!Arkamı döndüm kimse yok,önüme baktım kimse yok!Rüzgar esiyordu,yaz gibiydi,hafif soğuktu ama güzeldi.
Rüzgar estikçe haz alıyordum,özlüyordum herşeyi.Yolda yürürken bu yazdıklarımı düşündüm evet güzelmiş gerçekten herşey...Ama eskiden...Yolda Soner'le ve Emoş'la karşılaştım,küçük ekmeklerden verdim,önce her zamanki komiklikleriyle dalga geçtiler,
sonra ısırınca hoşlarına gitti.Soner parasızlıktan bahsetti,Emoş zaten arabesk bir şarkı açmış telefonundan çalıyordu.Büyüdüğümü farkettim,yaşamın akıp gittiğini,daha dün hoplayıp zıpladığım,çamurundan evden yaptığım sokaklardan evimin yolunu buluyordum.
Zaten hep olur ya alışmışsınızdır yola,eve gitmek kasti değildir ayaklarınız sizi oraya götürür.Eve geldim,annemin yanına gittim,alt komşumuz Kezban her zamanki gibi kek tarifimle kek yapmaya çalışmış ama yine başarısız :)...Annemler çay içiyor.
Üstümü değiştirdim geçtim yine bilgisayara,yine siteleri dolandım ama bu sefer kasıtlı yapmam gereken birşey vardı.Bu yazıyı yazmak yazdım gidiyorum.Yine yatıcam gecenin bilmem kaçında sabah en geç 10da uyanıp okula gidicem geç eve gelicem,haftasonu gelecek,
işe gidicem sonra yine ev okul iş yolda kitap,dergi,hoş gez sohbet derken,her gece huzurla kafamı yastığa koyup,güzel olmasını ümit ettiğim uykular uyuycam.Kaygılarım olucak maddi manevi,hayalimdeki sevgiliyi aricam,kimi zaman çirkin bulucam kendimi,bazen dedikodu edicem,bazen dedikodu konusu olucam.Çoğuna göre değersiz ama sevdiğim bir hayat olucak.Zaten sürekli mutlu olsam tadı çıkmaz ki hayatın,sürekli param olsa tadına varamam ki hayatın!Kaygılar endişeler en güzel meşkalelerim.Hayatımı seviyorum
kazık atsa dahi insanları seviyorum.

2 yorum:

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Büyümenin vermiş olduğu yalnızlık ana fikir bu olsa gerek

    YanıtlaSil