13 Ekim 2013 Pazar

donukluğun tiradı

Acının en hafif halindeyim -tiksintiye dönüşen ve zarar vermeyen tarafından- kutsanmış bir acı bu. Akşamın derin seslerini arayacak, bunlara anlam verecek gücüm yok. Ümitsizliğe, yılgınlığa yer yok ama dövüşmeye de tenezzül etmiyorum. Zihnim bir piyanonun üstünde dans edercesine coşkulu biçimlerde eğleniyor. Sözleri ve onların derin manâlarını çözmeye gerek var mı?

Cemal Süreya en çok bu kadar oturabilirdi; "hayat kısa, kuşlar uçuyor". İnsanın kendinden menkul erdemleri yoksa yaşamının da bir derinliği yoktur. Saydam olmayan ancak sanal kabul edilebilecek iç içe geçmiş evrenlerin içindeyim. Nereden geldiğimi ve nereye gittiğimi bilmiyorum ama durmuyor delicesine koşuyorum. Şaşkın ördek gibi gezişimin nedeni belki de budur. Yaşamın bir derin sırrının olduğunu düşünmüyorum; her şey çok düz, çok sığ.

Elbette gülistana doğmadık, gülistanda yaşamadık, gülistanda ölmeyeceğiz ancak neden güllere düşman olalım? Belki de oldurulmaları yeterlidir, kün diyen biri tarafından.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder