2 Mart 2017 Perşembe

Yarım Günün Söylencesi

Çok büyüdüm ben son bir senede. Ölmediğime sevindiğim günler bile oldu. Çok ağladım, az güldüm. Hayatmış, sırtta yükmüş, ıhlamurmuş; ama insan gittiği her yere kendini götürüyormuş. Her terk eden bunu söylüyor, klişe. Ama insan gittiği her yere kendini götürüyormuş.

Olduğuna inandığım şeyler aslında yokmuş. Olduğuma inandığım şeyler sadece birer yanılsamaymış.

Baharı başka başka şeylerde gördüm. Mesela kaldırım taşlarının kırılmış, bulunamayan parçalarında. Bir bardak tabanının içindeki zararsız çatlakta. Bütünden kaçmakta olan her şeyde baharı gördüm. Mesela gürbüz açılmış bir papatyanın kopan yaprağında.

Baharı değişen fotoğraf pozlarında, arkadaş ortamlarında, yalnız başına farklı üç odada aynı anda gördüm. Bir kolu başının altında, diğer kolu göğüs kafesine sarılı, mavi bir battaniyenin karanlık altında. Füruğ okurken gördüm mesela Umut Sarıkaya’ya gülerken de. İnsan kendini her ne hallerde görebilirse, gümüş kordonu kopmadan mesela bir astral seyahatte, gördüm işte; bedenin varlığından kopmuş gibi gördüm.

Çok büyüdüm ben son bir senede. Tebdili mekânda ve getirdiği ferahlıkta, bir o yana bir bu yana, değişmeyen bir takım şeylerin hattında koşarak çok büyüdüm. Özlem’in hediye ettiği el yapımı Trabzon perdesi nasıl sevilir, öğrendim. Anne nasıl özlenir, insan neyi gerçekten sever, insan kendinden 21 yaş küçük kardeşini ne kadar özler, insan aynaya bakarak nasıl ağlar? Hepsini öğrendim. Kendimi korumayı, kendim olmayı, kendimi kaybedip tekrar tekrar bulmayı, öğrendim.

Baharı başka başka şeylerde gördüm. Tenha sokaklarda tek başına, bir kübik kamaranın korkunç sonsuzluğunda, iğnelenmiş vesikalık bir fotoğrafta ya da tek umudu ekilecek 2-3bin kök saçtaki bir genç adamda.  Memeleri sarkmış, aldatılmış kadınların sorularında bile gördüm. Bahar unutabiliyordu kendini, sevmediği bir işin mesai aralarında. Bitmeyen şeylerden çok bitenleri dert ediyordu. Kafasında binlerce soru yalnızca yürüyordu. Bir Chopin notasında insan olmanın dayanılmaz hüznüyle, garip neşesiyle ve tadılabilecek tüm duygularda vardı.

Olmadığına inandığım şeyler aslında varmış. Olmadığıma inandığım şeyler sadece birer yanılsamaymış.


Çok büyüdüm ben son bir senede. Çok bahar gördüm. Öldüğüme sevindiğim günler bile oldu. Ihlamura tarçın attım, limon sıktım, sigara yaktım. İnsan gittiği her yere düşüncelerini götürüyormuş, gittiğin her yer peşinden geliyormuş. Her giden bunu söylüyor. Ama insan terk ettiği her yeri peşinden getiriyormuş.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder