24 Kasım 2011 Perşembe

bilmem ki

ders, çalışıyordum bir taraftan da düşünüyordum. çoktan beri yazmadığımı hatırladım. hem zaten güzel şeyler yazmıyorum ama kafam boşalmış oluyordu en azından. zaten burası biraz mabed gibi herkes göremiyor, görmek isteyen geliyor. iki gündür aynı şarkıyı dinliyorum, iki haftadır ağlayacak gibiyim. iki gün önce ağlamıştım, sonra ci ile konuştum rahatladım. onu da kırmıştım daha önce ama olmayacak dualara amin demeyecek kadar akıllı bir kafirim.

güvende olma isteği güvensizleştirmiyordu beni? yalnız kalıyordum. sebepler buluyordum. en nihayetinde kendimle mütabık olduğum bir noktam vardı o da güzel bir kadın olmayışımdı. hep yakın arkadaşlar, çok sempatiksin, çok okuyorsun gibi şeyler söyleyip sanki 21. yüzyılda sevilmek kıstası bunlarmış gibi konuşuyorlar. sevilmek için yapmıyordum bunları ki sevilmek için özel çaba harcamak da saçma değil mi zaten? çok güzel şiirler yazmak isterdim ama yok o istidad. beni öldüresiye ağlatacak bir şarkı arıyorum ama kimsenin olmaması da gerekiyor ağlamak için. nedense herkes var etrafımda.

evet mutsuzum, bu uzun bir süre böyle de gidecek gibi.o beklenen kişinin, o doğru kişi dediklerinin gelmeyeceğini biliyordum. evet tek derdim sevilmek değil ama bu sıralar tek derdim oymuş gibi davranıyorum. gerçekten yaşamanın gerekliliğini sorgular haldeyim, kendimi yok edecek kadar cesur değilim ama bu hayata devam edebilecek kadar zavallıyım. bu zavallı sürüngen halimi neden istiyorum anlamıyorum. başka bir sürüngene ihtiyacım var daha fazla sürünmek için. ben gibisi lazım galiba, umutsuzum.

ilk kez değil bunlar oluyordu da arada bu defa daha kötü oldu sanki. bir çoğuna göre genç oluşumu kenara koyarsak eğer geçen zamanla birlikte mutsuzluklarımı daha ağır geçiriyorum. bu böyle devam ederse otuzuma varmadan kahır yükü olabilirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder