19 Ekim 2013 Cumartesi

Arayış

yalnız kalmak istememenin türlü, haklı nedenleri vardı. beynime üşüşen düşünceleri kovmak adına insanların arasına karışıyordum. hayatı anlamayı, gereklerini araştırmayı ve mutluluğa erişmeyi çoktan gayelerim arasından çıkarmıştım. insan ne ile yaşarı arıyordum, yaşamaktı amacım; nasıl olduğu önemli değil.

bir yaşamı sürdürülebilir kılmanın ve huzuru tesis etmenin yollarını arıyordum. kimi zaman aşktı adı kimi zaman zihin dinginliği. yılların bindirilmiş kıtalar halinde üstüme gelişi henüz çeyrek asrı görmememe rağmen ciddi derecede hissediliyordu. insanı en çok harap edenin karmaşık duygular ve gri olduğunu henüz anlamıştım. hikayeler kurmaya çabalıyor ve kendimce eğleniyordum yine de yalnızlık kendini hissettirmekten bir nebze olsa bile vazgeçmiyordu. yanımda kalansa şarkıydı, şiirdi, hikayeydi.

2 yorum:

  1. Şu da Huzursuzluğun Kitabı'ndan:

    "Başımıza gelmiş olan şeyler,ya herkesin başına gelmiş ya da yalnızca bizim başımıza gelmiştir; ilk durumda bayatlamıştır, ikinci durumda da bizden başkası anlayamaz onları. Hissettiklerimi yazıyorsam, hissetmenin ateşini azaltmak için başka çare olmadığından. İtiraflarım önemli değil, çünkü hiçbir şey önemli değil."

    YanıtlaSil
  2. Yaşamımızın ve yaşadıklarımızın başkaları için çok da önemi yok zaten. Yalnızca öyleymiş gibi yapıyoruz :)

    YanıtlaSil