16 Nisan 2011 Cumartesi

en güzellerimiz ölürken

en güzel yanımı 5 dakika önce çamaşır asarken katletmiştim, bundan önceki en güzel yanımı yemek yaparken, ondan öncekini banyoyu temizlerken, ondan öncekini tuvaleti fırçalarken, ondan öncekini hoyratça ağlarken, bu böyle devam ediyor eskiye doğru... ilk defa en güzel yanımı katlettiğimde o beni terketmişti, ilki öylesine aşk ve hüsran doluydu, öylesine kullanılmıştı, iyi de bir oyuncaktı.

yap-bozlar, legolar, oyuncak bebek sindiler ve onun aksesuarları, pamuktan prensesler, beyaz atlı prensler, çokoprensler, persler, tarih dersleri, okul müfredatı, cinsellik dersleri...anne baba uyarıları, aile efradı, akrabalar, arkadaş çevreleri bunları terkedeli epey oldu.

en güzellerimizi, en güzel kadınlarımızı bir erkeği severken kaybetmiştik.

en güzel çocuklarımızı okul sıralarında bir dersi öğrenirken kaybetmiştik.

en güzel annelerimizi bizi doğururken kaybetmiştik.

en güzel babalarımızı onlar savaştayken kaybetmiştik.

sen güzel sevdiklerimizi sever-mişçesine, yalnız-mışcasına kendimizi acındırırken kaybetmiştik.

bir söküğü dikmekti bir kadının en güzel yanı, en güzel yakın saflığıydı/dokunulmamışlığıydı, yaktığı ocakta, sevdikleriydi, sevenleriydi... sonra bir kadını bir adam gelip katletti, adına sevgi dedi, tanrı onu affetti. lilith öfkelendi, yıldırımlar düştü, tanrı lilithi lanetledi, adem havvayı istedi lilithi terketti. işte aşk o gün acıya dönüştü, dokunulmamayı hak kıldı. işte o günden beri kadın yalnızdı, havva geldiğinden beri müthiş derecede yalnızdı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder