9 Aralık 2012 Pazar

değdirip geçiyor hayat

Herşey geçiyor, tüm acılar, tüm sevinçler, tüm umutlar sabit kalansa hayattan zevk almayışımız, bir durağanlığın kucağından kalkamayışımız daha argo haliyle sıçışlarımız. Şu küçücük yürekten ne acılar geçiyor, ne sevdalar, ne umutlar fakat onlar da her şey gibi bitiyor. Demek ki insan olmaktan yokluğa, bitmeye doğru bir yolculuk halinde.

Eminim bana bu satırları yazdıran acılar da geçip gidecek belki beş sene sonra dönüp bu hallerime güler de geçerim. Ama hayat da geçmiyor mu? Yaşanacak, biriktirilecek onca güzel anı varken niçin hep acı anılar yükleniyor insanın belleğine, yüreğine... Bir insan ölmeyi niçin ister, niçin bu kadar arzular; umut üretecek gücü kalmamışsa. Peki onlarca insan bu kadar debelenirken hayatın içinde o diğerleri, o öteki olanlar neden hep mutsuz? Nerde bu hayatın gerçeği, nerde kaybettiklerimiz, kaybedeceklerimiz ve niçin hep biz kaybedecekmişiz?

Çok basit hayatın acımasızlığı, insanların yüreksizliği, kadir kıymet bilmezliği her gün daha fazla yaralıyor beni. Ve bu öyle bir hal alıyor ki acıdan başka birşey hissedemez oluyor, yığılıp kalıyorum. İşte umutsuzluk böyle birşey. İşte insanın kendine yabancılaşması böyle birşey ne zaman çırılçıplak kendimiz olabileceğiz? Bilmiyorum.

Önündeki dünya daha karanlık olmayacak mı?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder