10 Mart 2011 Perşembe

kar ve caz

kadın yine her zamanki gibi evde birşeylerini unutup dönmüştü yarı yoldan. başka bir otobüse binip evine döndü unuttuğu şeyi alıp tekrar yola koyuldu. giydiği kot pantolon onu rahatsız ediyordu ama hava soğuktu ve onu soğuktan koruyabilecek başka bir pantolonu yoktu. yoksulluktan değildi ama yoktu işte. yavaş yavaş gün içinde aynı sokakları bir daha çiğnedi ve durağa geldi. kar şiddetle yağıyordu kadın otobüs bekliyor ve düşünüyordu. farketti ki her seferinde birşeylerini unutuyordu hep mutlaka birşeyler kalıyordu evde, tıpkı hayatındaki gibi hep birşeyleri eksik kalıyordu.( buradaki hayatındaki kelimesi yerine başka bir kelime bulunamadığı için kullanılmıştır ya da yazar da hep birşeyleri unutuyordur )

kadın gideceği yolları gitti, yürüdü, üşüdü yoruldu. varış noktasına geldiğinde kimsenin orda olmadığını farketti, lanet etti. tam 45 dakika arkadaşının gelmesini bekledi, dondu, üşüdü, sigara yaktı yine üşüdü. halbu ki hemen üst katta girip ısınabileceği bir yer vardı ama gidemedi, çekindi. düşünürken lanet etti yine. sözleşilen saatte gelmeyen insanlardan hoşlanmıyordu. sinirleniyordu neyse ki geçti zamanı. gereksiz ayrıntılar, saçmalamalarla geçti zaman ve gidecekleri yeni adrese doğru yol aldılar. yine beyoğlu geçiyordu hikayede, dönüp dolaşılıp tıkılan bir kürkçü dükkanı gibi. orası mı kürkçü dükkanı yoksa bizler birer tilkiyiz diye düşündü kadın.

o gece yalnızlığı yaşadı, dostluklarını düşündü. büyüklerin dediğine riayet etti gerçekten d e insanın 1 elin parmaklarını geçmeyecek kadar dostu ya olurdu ya olmazdı. işte hepsi buydu.

akşam oldu kadın yine yapması gerekenleri yaptı, şarkılarını söyledi sonra yola çıktı. eski sevgilisinden mesaj gelmişti ' sen gelene kadar ben donarım, ben gelene kadar sen donarsın '. unutmuş gibi yapıyordu onu evet aslında aramıyordu da onu. yokluğu birşey ifade etmiyordu çünkü kadına göre o çok bencildi. otobüse bindi ineceği durağa gelince indi. her taraf kardı, ağır ağır yürüdü karlı yolları. yürürken çıkan gıcırtıları ve sesleri seviyordu mutlu olmuştu. evine vardığında saat gecenin 2sine vuruyordu.

odasına geçti üstünü değiştirdi ve tabi kuzeni vardı yanında. kuzeninin olması ona rahatsızlık veriyordu onu sevmediğinden değil ama rahatsız ediciydi. düşündüklerini süzgeçten geçiremedi, kitap okuyamadı yazı yazamadı. herkes uyuduğunda bir caz şarkısı açtı, camdan baktı kar yağıyordu lapa lapa. bir sigara yaktı, şarkıyı kalbi pençelenmiş bir yaratığın acısıyla dinledi. şarapla bitmesi gereken geceyi sütle kapattı.

yattığında yalnızlığını düşündü ve mesaj atan eski sevgiliyi. sevgiliden kalan anıları, dışarıda yağan karı. yollarda aklına gelen cümleleri, kelimeleri. yazmak isteyip de yazamadığı hikayeleri. hep uzun soluklu niyetle başlayan yazmaların gereksiz ve beğenilmeyen cümlelerle devam edip aniden kesilmesine içleniyordu. kendine kızıyordu ama yine aynısını yaptı. birden tekrar kar geldi aklına fazla melankolikti o gece. umrunda değildi ama yalnızlaşıyordu gittikçe.

fakat yine de güzeldi herşey, kar ve caz kadar romantik. hiç kadar dolu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder