3 Mart 2011 Perşembe

tırnak izli münakaşa

tuvalette sigara içen insanlardan hep tiksindim bir de bardağın içinde sigara söndüren tiplerden. kurumlar vergisi beni ne kadar ilgilendiriyorsa o insanlar da o kadar ilgilendiriyordu.

kısa bir zaman önce asi kızları asmışlar, derilerini soymuşlar ve onlardan birer lüks çanta yapmışlardı. işte o zaman tanrıya ve onun kurallarına inanmaktan vazgeçmiştim. hem varsa bile bu kadar adaletsiz oluşundan ötürü onu affedemez ve ona biat edemezdim. hiç kusura bakmasın!

mart ayında yalnız gezen kediler kadar hüzünlü ve sancılı insanlar görüyorum. insanlara sesleniyorum ' sizin o sıçılmış dünyanız tam anlamıyla bir et pazarı!' kendinizi sergilemek ve pazarlamaktan başka yaptığınız hiçbir bok yok. bazı dangalak yazarlar, iyi bir yazar hikayeleri 3. kişi gözünden anlatabilendir demiş. kesin sesinizi lanet olası şekilci pislikler! en iyi yazar benim çünkü beni benden daha iyi hiçbir 3. kişi anlatamaz.

' ah benim kocaman sevgilim! seni seviyorum fakat ayaklarına kapanmamı bekliyorsan yanılıyorsun şimdi siktirolup gidebilirsin! çöp vergisi kadar kıymetin yok artık gözümde.düşümdeki adama benzemen canımı yaktığın sürece hiçbir anlam ifade etmiyor şimdi boynu bükükleri oynayabilirsin. '

dedi kadın ve birkaç tırnak izi bırakıp çekip gitti.

adam duyduklarına tepki vermedi, sokağa fırlattı kendini. ilk defa gece dışarda kalan adam, bulvar itlerinin olduğu köşeyi geçtikten sonra yığıldı. kalbi ilk çıktığı andaki gibi heyecanla atmıyordu kalbinin varolduğunu hissetti. ellerinin basit birer alet olmadığını ve beyin kıvrımlarının düşünmeye yaradığını farketti. mutlu olduğunu farketti, bir çığlık attı. uyandı, hayata döndü. kadını aradı, evine gitti, kadını ağzından öptü.

gerçeği gördü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder